Blog

Eylemin Şiiri Üzerine

2 Kasım 2021 Sal

Evrim Altuğ, “Başka Bir Kıyamet Mümkün” sergisinin küratörlüğünü üstlenen Leyla Ünsal ile görüştü.

EVRİM ALTUĞ
evrimaltug@gmail.com

Sergiye adını ve kimliğini veren Başka Bir Kıyamet Mümkün sloganına nasıl vardın? Öte yandan bu slogan referansıyla Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nu taraman esnasında, diğer hangi ölçüt ve gerekçeler belirleyiciydi?

Başka Bir Kıyamet Mümkün başlığı, örtük bir biçimde ironik olan “kolapsoloji” (çöküşbilim) kavramının yaratıcıları Pablo Servigne ve Raphaël Stevens’tan ve onların “Her Şey Nasıl Çökebilir: Zamanımız için bir Kılavuz” başlıklı kitabından esinleniyor. 2015 yılında Fransa'da yayınlanmış kitabın ardından yazarlara Gauthier Chapelle de katılıyor ve 2018’de Dünyanın Başka Bir Sonu Mümkün kitabı çıkıyor. Burada beni etkileyen endüstriyel dünyanın sonunun artık kaçınılmaz oluşuna dair bir kabulden eko-politik aktivizmin eylem alanına geçişteki şairane gerçekçilik oldu. Bu araştırmacılar yeni kavramlar ve yeni bir dil üreterek “kolapsoloji” yapıyor, öğrenmenin ve bilgi paylaşmanın yeni yollarını açıyorlar. Bu yeni jenerasyon bilim insanları kendilerini “in-terre-dependent” 1 araştırmacılar, “collapsologlar” olarak tanımlıyorlar. Yani bağımsız değiller. İlişkisel ve “yere” bağlılar. Burada şiire ve sanata dair bir şeyler var. Dünya ile yüzleşebilme, sonluluğu görebilme ve yaşamı buradan bir armağan olarak yeniden değerlendirme imkanı var. Sergi için seçkiyi oluştururken Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nda günümüz biliminin dünyayı şefkatle kucaklama haliyle yakınlık bulduğum işleri seçtim: Ölümlülüğe bakışlarında geleceğe dair bir açıklık vardı.

David Parker, Siren XXXV, 2005.
Fotoğraf Özge Balkan.

Etkinliğin kavramsal metninde günümüz sanatçısının bir anlamda “çağının şamanı, bilgesi, felsefecisi ve mucidi, şifacısı” olduğuna yönelik bir tespitte bulunuyorsun. Kuşkusuz, bu tabirleri kendinde buluşturmuş nice sanatçı ve sanat akımı olduğu da malûm. Sözgelimi, sınıfsal ve ekolojik sınırları alt üst eden Bauhaus ekolü, yahut Land Art ve değerin hakikatini vurgulayan kavramsal veya minimal nice sanatçının günümüzdeki onca emeği söz konusu. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nu bu doğrultuda disiplinler arası ve uluslararası bir yaklaşımla filtrelemen üzerine özellikle paylaşmak istediğin unsurlar olabilir mi ?

Dünyanın başka bir sonu, onun çerçeveleyen “gerçeklik” değiştiğinde mümkün olacak. Dünyayı tüketilecek bir kaynak olarak gördüğümüz bu “gerçeklik” dünyanın bize vereceklerini tüketiyor. Oysa dünyanın umurunda bile olmayabiliriz. O zaman ilk yapmamız gereken şey gerçekliği yeniden inşa etmeye girişmek. Bu inşa bir duyu meselesi. Bedenin dünyayla kurduğu ilişkinin değişmesini, form, madde, ışık, renk, ritim, ısı, doku, dokunma, dokuma çalışmasını, verili tüm kimliklerin ötesinde akışkan bir eyleyiciyi gerektiriyor bu çalışma. Çağdaş sanat pratiğinin belki de en iyi yanı bu “mutant” eyleyicilere bereketli bir toprak olabilmesi. Bilim insanı, şaman, büyücü, mühendis, şair… tarih boyunca gerçeğin kabuğunu kıranlar hep melezler olmadı mı? Onlar kendi çağlarının gerçekliğine gömülü değildir böylece yeni dünyalara doğru yer değiştirebilirler. Bilimle büyünün arasında sanatı görüyorum. Maddeden aldıklarını maddeye geri veriyorlar.

Belki de “az, daha fazladır” dedirtecek bir etkiyle, fotografik ağırlıklı yapıtlarla örülü bu sergide özellikle beni ruhen ele geçiren işlerden biri, Wang Sishun'un 2014 tarihli Hakikat isimli videosu oldu. Bu esere özellikle niçin yer verdin, bir de senden öğrenebilirsek, çok mutlu oluruz....

Wang Sishun toprak, beton, deniz, kum gibi alevlerin sarıp sarmaladığı, yalayıp yuttuğu ama tüketemediği maddeleri kontrollü olarak yakarak işler üretiyor. Ateşin güzelliği estetik tecrübeyi Kant’ın yücesi olarak duyumsamamız için eşsiz bir gösteriye dönüşerek izleyeni baştan çıkarıyor. Sanatçı ayrıca bir dokunma ve iz bırakma eylem olarak görüyor bu “performansları”. Ateş resim yapıyor, dans ediyor, şarkı söylüyor ve maddelerin kimyasını değiştiriyor. Ama ateşin dokunduğu madde de ona kendi dilinde cevap veriyor, onu yönlendiriyor, harlıyor ya da teskin ediyor. Bu videoyu Türkiye’de yaz ayları boyunca yaşanan orman yangınlarından sonra görmüş ve çok etkilenmiştim. Kadim dünyadan gelen büyülü bir gücün kibirli insana haddini bildirmesi gibiydi yaşananlar. Ateş insan türünün sonluluğu ve kırılganlığını açığa çıkarıyordu. Ama aynı zamanda techne’ydi ateş. Tüm sanatların ve tekniğin başlangıcı olan bir hırsızlık vakasının ana unsuruydu. Prometheus’un zavallı bulup acıdığı insan türü telef olmasın diye tanrılardan çaldığı ateş sayesinde insan uygarlığı kurmuştu. Ve işte nihayet “teknoloji” bir kıyamet silahına dönüşmüştü. İnsan ateş ile aynı anda hem uygarlığı ve barbarlığı yaratmıştı.

21. yüzyıl dijital sanat kütüphaneleri ve mekânlarını da düşünerek sana yine netameli bir soru sormak istiyorum: Bir sergi ne zaman başlar ve biter? Ardlarında kalan her türlü okuma ve enformasyon, bu sergileri gerçekten temsil edebilir mi ?

Bir sergi, bir imgeler bütünü olarak sosyal medya ve popüler kültür de dahil olmak üzere, çok çeşitli bağlamlarda gördüğünüz diğer tüm imgelerle birlikte anlamlanır ve deneyimlenir. Dolayısıyla şimdiye kadar gördüğünüz ve göreceğiniz tüm sergiler birbirleri üzerine katlanarak, örtüşerek akışkan ve açık uçlu bir serüvenin parçalarını oluştururlar. Bu sergide gördükleriniz, belki de dünyanın insan merkezli algısının çöküşüne tanık olurken size eşlik edecektir. Bugün bu sergi üzerine konuştuklarımız da aynı şekilde, belki de geleceğe tanıklık olarak değerlendirilebilir. Ben sanat yapıtlarının gücünü de zaman içinde yolculuk edebilme kapasitelerinde buluyorum. 

Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nı imzalayan son ülke olduğu dünyada, pandemide yükselen enerji fiyatları ve onun getirdiği tedarik krizi ile bambaşka bir tarihsel sürece girdik. Doğanın da kendi refleksiyle bu açgözlülüğe tüm afet kapasitesiyle yanıt verircesine gündemi belirlediği bu süreçte, Lynn Davis ve Serkan Taycan'ın objektifiyle Türkiye'ye de bambaşka gözlerle baktıran bu sergi deneyimi üzerine son olarak, 'bir adım daha geriden bakınca' neler düşünüyorsun, sırada ne olabilir ? Zira metninde de “şimdi ve burada”nın aciliyetine referansla belli bir hassasiyete gönderme yapıyorsun... Bu hassasiyeti biraz daha açalım mı ?

Dünyanın pandemi sonrası halini, sanayi sonrası toplumun mevcut aciziyetleri, mağlubiyetleri, kayıtsızlıkları ile yüzleştiğimiz bir ayna olarak görüyorum. Bir arada yaşama becerisi, toplum olma niteliği öncelikle bakımla ilgilidir. Hastalarına, yaşlılarına, toprağına ve suyuna gösterdiği ihtimamdan anlaşılır bir topluluğun refahı. İnsanın “hayatta kalmak” için kendi türünün bir kesimini olduğu kadar taşını, toprağını, suyunu, bitkisini ve hayvanını gözden çıkardığı bir döneme şahit olduk. Bundan sonra yeniden bir arada yaşamak, birimize güvenmek ve ortak bir yaşamın müşterek değerlerini tesis etmek için önümüzde tek bir şans var. Dünya bizi sırtından atmadan önce onun yüzüne bakmaya utanmayacağımız bir topluluk fikri üretmeliyiz. Bunun için sanat yapıtlarının vicdanından ve cesaretinden öğreneceğimiz çok şey var.

1- Yerküreye bağlı (editör notu)

 

YAZAR HAKKINDA
Evrim Altuğ
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema - Televizyon Bölümü ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sahne ve Gösteri Sanatları Bölümü’nde (burslu olarak) bir süre eğitim aldı; aynı üniversitede Tasarım Kültürü ve Yönetimi Sertifika Programı’na katıldı. 2003’te yeniden faaliyete açılan Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Birliği - AICA Türkiye’nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. Derneğin Türkiye biriminde iki dönem boyunca başkanlık görevini üstlenen ve halen yönetim kurulu üyesi olan Altuğ,  halen Art Unlimited, Gazete Duvar, Hürriyet Kitap-Sanat ve Arkas News gibi basılı ve dijital mecralarda kültür - sanat gazeteciliğini sürdürüyor. Açık Radyo'da Yolgeçen programına Rahmi Öğdül ile devam eden, SAHA derneğinin konuk yazar programına 2019’da seçilen Altuğ, yine Açık Radyo’da, İlksen Mavituna editörlüğündeki Açık Dergi kapsamında da kültür - sanat gazeteciliğini sürdürüyor.  Altuğ ayrıca, son dönemde de Zilberman Galeri'nin Istanbul direktörlüğünü üstlenmiş bulunuyor.

Sayfayı Paylaş