Blog

:mentalKLINIK ile bir söyleşi

Distopya’ya hoşgeldiniz, 7/24 iş birliğiniz için teşekkür ederiz.

25 Eylül 2020 Cum

MERVE ÜNSAL
merve.unsal@gmail.com

Merve Ünsal: Öncelikle, Acı Reçete'yi :mentalKLINIK’in pratiği içerisinde konumlandırmak istiyorum. Biçimsel ve kavramsal dağarcığınızla bu işin arasındaki ilişki oldukça açık; aktarım, gösterme yöntemi ise hepimizin hızlı bir şekilde adapte olduğu nispeten 'yeni' yöntemleri kullanıyor. İşin oluşum sürecinden
bahsedebilir misiniz? 

:mentalKLINIK: Pandemi koşulları ile fiziki ve sanal olanın sorgusuzca birleştiği yeni melez realite’ye adım attık. Bulunduğumuz an’a yakından ve aynı zamanda arkeolojik bir bakışla hazırladığımız bu acı reçete ile melez gerçekliğin zaman-mekanında, fiziksel olanın dijital deneyime aktarıldığı bir form sunuyoruz.

Pandemi tanımının hayatımıza girmesiyle hızla duvara çarpmış zaman algısının değişimini izlerken, micro-klima’mızda arttırılmış bir iç mekan gerçekliği yaşıyorduk. Carl de Smet’in daveti ile Puff Out işimizi yeniden ziyaret ederek günün değişen koşullarına bir ‘acı reçete’ hazırladık ve bunu ilk olarak Belgrad Güncel Sanat Müze’sinde sunduk. Müzelerin kapalı olduğu ilk günlerde Acı Reçete #01 müzenin web sitesi üzerinden müze kapılarını ziyaretçilere açana kadar 7/24 canlı olarak yayınlandı. Artık her zamankinden daha çevrimiçi, daha dijital olan bir dünyada, kapanan müzelerin yarattığı boşluğu doldurmak için müzenin insanlardan yoksun kalan sahnesinde, yerlere dağılmış parıltılı parçacık yığınları arasında toza duyarlı olarak programlanmış altı robot süpürgeden oluşan Acı Reçete #01, robotların hareketiyle bulunduğu ortamı sürekli dönüştürüp, pandemi sonrası süreçle de ilişki kurarak "hiçbir şey aynı kalmayacak" mottosuna vurgu yapıyordu.

Acı Reçete #01, Belgrad’da devam ederken pandemi nedeniyle Ocak 2021 sonuna kadar ziyarete kapalı kalma kararı alan Borusan Contemporary’nin müdürü Dr. Kumru Eren’in daveti ile Dr. Necmi Sönmez küratörlüğünde ikinci reçeteyi hazırlamaya başladık. Carl de Smet’in küratöryel yaklaşımı Acı Reçete #01 kurumların kapalı olan bünyelerine yazmak oldu. Dr. Necmi Sönmez’in küratöryel reçetesi ise Acı Reçete #02’yi sanatın tekrar ve bu kez başka bir biçimde dematerialization [malzemesizleştirme] kavramıyla kurduğu ilişki ve :mentalKLINIK işlerinin odağındaki hiperstimulasyon* kavramı oldu. Acı Reçete’nin farklı küratöryel bakışlarla yeniden yorumlanması bize kendi evrenimizin çoklu bakışını besleyen ve diyolağa açan bir imkan sağladı.

:mentalKLINIK, Acı Reçete #02, 2020.


MÜ: 7/24 görünür olma fikri 'yeni normal'imiz olan toplumsal düzen biçimlerinin bir eleştirisi olarak okunabilir. 7/24 sizin için ne ifade ediyor? 

:mentalKLINIK: Bizce 7/24 izlenebilir olma fikri, günümüzdeki gözetleme teknolojilerine, veri odaklı güvencesiz yaşamlarımıza, teknoloji ve servis odaklı öznelliğimizin yarattığı belirsizliğe işaret ediyor. Ayrıca neşesiz zeitgeist’imizi, sürekli çağrılara açık bedenlerimizin dijitalleşmesini, tatminsiz ve sürprizlerden yoksun hiper-bağlantılı yaşamlarımızı ifade ediyor.

Bir olayın içinde yaşarken aynı zamanda gözlemlemek pek kolay olmuyor. Ama normal olmayan bir düzende, askıya alınmış bir zamandayız ve insanlar ‘normal’e dönmek istiyor. Hangi normal’e diye sormak istiyoruz? Ya da ‘yeni normal’ ne? Neredeyse ölümsüzlük sözü verilmiş, sonsuz gençlikle kutsanmış ‘güncel insan’ Kovid-19 tehditi ile ölüm fikrinin, eşitsizlik ve ayrımcılıkla tekrar odağa yerleştiği, neoliberal politikaların sonunu yaşıyor. Her son bir kutlamayı hak eder. 

Şu anda adım attığımız dünya ‘özel verilerin gönüllü olarak paylaşıldığı, yapay zeka  destekli Bio&Neuro-Kontrol mekanizmalarının derinlemesine işlediği ve puanlama sistemli, micro-kontrol düzeni. Bize ‘Distopya’ya hoşgeldiniz, 7/24 iş birliğiniz için teşekkür ederiz’ deniyor. Açıkçası 7/24 dışsal bir izlemeden çok içsel hatta önceden tahmin eden duyusal, ritimsel, davranışsal bir boyutta. Görme biçimleri bu noktaya vardığında sanatçı olarak biz de derin gözetlemelerin, kontrol mekanizmalarının hem bizim bakışımızda yarattığı algı değişimlerine hem de görünmez politikaların yarattığı anksiyetelere refleks üretiyoruz. Hiper-bağlantının yarattığı hiperstimülasyon sergilerimizdeki deneyime denk düşüyor.

Acı Reçete’nin 7/24 işleyen içerik ve formu bulut sistemine bağlı (çok romantik hissettiriyor) Sanayi 4.0’ın sensor donanımlı internet bağlantılı otomasyonun eşzamanlı insansız işleyişinin sanat alanına yansıması olarak hissedilebilir.

:mentalKLINIK, Acı Reçete #02, 2020.

MÜ: Sanat kurumlarının sorumlulukları ve görünürlüklerinin değişimi konusunda ne düşünüyorsunuz? Acı Reçete'nin ilk muhattabı sanatı gösteren kurumlar mı? 

:mentalKLINIK: Sistemde yaşanan bu şiddetli durma kendini bu hıza, akışa ve çarpık anlayışa kaptırmış her kişiyi, kurumu, alanı aynı şekilde paniğe sürükledi. Sanat alanında bu etkiyi çok telaşlı ve hesapsız online projelerde izledik. Sanat’in tek kalitesi görmek/ izlemek, sanatı algılamak için sadece görme duyumuzu kullanıyormuşuz gibi galeriler, enstitüler, müzeler, hatta sanatçılar online gösteri odaları açıyor. (Online Projeyi bilinçli bir medium olarak kullanan projeler dışında)

‘Gösteri Odaları’ bize Peep Show’ları hatırlatıyor. Uzun zamandır eğlence kategorisinde ve event kültüründe değerlendirilen sanat bu dönemde bize ‘Online Sanat Pornosu’ sunuyor. Online gösterimlerde, kamera teknik, renk ve vizör imkanları seviyesinde eserlere fiziki mekanda imkansız olan bir mesafede, neredeyse pixel seviyesinde inceleyebilirken, sanatçıların özel mekan ve tekniklerini umarsızca izleyebildiğimiz prodüksiyonlarla sanat’ın sahte de olsa yaşatmaya çalıştığı Post-aura’sını da kaybediyoruz. Benjamin’in belirttiği ilk ‘aura’ kaybında sebep çoğaltmak iken bu kez eksiltmek, 5 duyumuzun aktif olarak ancak bir ya da ikisini kullanarak sanat eseri ile ilişki kurmamız bekleniyor. Uzun zamandır sanat piyasasının figüran olarak kullandığı sanatçıya, geçici ve sahte bir baş rol verildi bu aralar: ‘artist is present’ yerine ‘artist is online’ dönemindeyiz.

Sanat dünyasının sanal odalara sıkıştırdığı ölü doğmuş estetiğin aksine Acı Reçete fiziksel olarak kurulan, sürekli değişen, işleyen bir sanat eserini 7/24 canlı olarak tüm dünyaya aktarıyor. aynı zamanda iletişimin ve veri optamizasyonunun tehlikesinde sanat eserini bir iletişim nesnesi olarak tartışmaya açıyor. Acı Reçete ile dijital estetiğin en güçlü silahı olan “yeni güzellik” anlayışını gündeme getiriyoruz.

MÜ: Gözetleme siyaseti, KOVID-19 döneminde çalışırken kameralarının açık tutulması talep edilen işçilerle farklı bir boyuta taşındı. Emek ve gösterim siyasetlerini şiirsel bir yere taşıyan işiniz aracılığıyla, siyaset ve estetiğin birleştiği bu noktayı açabilir misiniz? 

:mentalKLINIK: Görünmezin iktidarı ile immateryal sanat arasında bir ilişki olduğu açık. Görünmez ya da gizlenen stratejilerin güncel malzemelere, teknolojilere ve hizmetlere nasıl içkin olduğunu biliyoruz ve pek çok işimizde kullandığımız malzeme ve ilişkide hem estetik hem de kavramsal olarak bu güncel durumu yansıtıyoruz hatta parodisini yapıyoruz.

Siyasetin gerçeklerden uzaklaştığı ‘post truth’ çağında 2017’de gerçekleştirdiğimiz ‘Truish’ başlıklı sergimizde ‘Gerçeklik yeterince hakiki olmadığında sanat nasıl yalan söyleyebilir."  diye soruyorduk. Sanatın gerçeklikle ile kurduğu ilişki sürekli değişim içinde. Biz de bunu sorguluyoruz, gerçekmiş gibi yapanı sanat ile tekrar dönüştürebilir misin?

Bugün sanat ve politika arasındaki ilişkiyi :mentalKLINIK olarak ‘sanat politik olarak estetik olarak politik’ diye tanımlıyoruz.

Görünmez olanın iktidarında Corona virus’ün görünmezliği/bilinmezliği bir iktidar alanı yarattı ve gözetleme hatta bio-gözetleme teknolojilerini sorgusuz kabul edilebilir hale getirdi. Foucault’nun beden ve iktidar politikalarını sorguladığı dönemden, bizi bizden iyi tanıyan mikro-hedefli, insan davranış patternlerini irdeleyen, derin verileri işleyen FAANG  (Facebook, Amazon, Apple, Netflix, ve Google)azman teknoloji şirketler iktidarı dönemine girdik. Güvencesiz insan ile arttırılmış yetenekler yüklenmiş yarı-kahraman insana geçiş aralığındayız, bu aşamada sahip ve köle ilişkisi dahi çökmüş bir fabl. 

Şu anda fiziksel olan ile sanal olanın birleştiği yeni melez bir zaman-mekan anlayışında yaşamaktayız. Fiziksel paylaşılan gerçeklik tehdit altındayken, virtuel karşılaşmalarımızla bu yeni melez alana işaret ediyoruz. Fiziksel olanın kaybı beraberinde dijital anksiyeteleri getiriyor. Sunduğumuz acı reçete bu anlayışın bir taktiği ve sanatsal kriz yönetimi olarak okunabilir.

:mentalKLINIK, Acı Reçete #02, 2020.

:mentalKLINIK olarak görünür bir hafifliğin ultra çağdaş araçlarıyla, görünmez siyasi stratejileri ve sosyal dinamikleri gizlemeden kullanırken sergilerimiz bir disko topu gibi kendi evrenimize yönelik çok yönlü yaklaşımların bir seçkisini sunuyoruz. Bu sergi de hem :mentalKLINIK evrenine hem de günün koşullarının yarattığı melez yaşam biçimine, suskunlaş/tırılan kültür ve sanat alanına sunduğumuz “Acı” bir “Reçete”

MÜ: Robotların hareketleri ve duyumsama biçimlerinden öğrenilmiş bir rasgelelik var. Bu sonsuz potansiyellilik hali sizin için ne ifade ediyor? 

:mentalKLINIK: Otonom robotlar sensörler aracılığı ile verili olan patternleri kullanarak çalışırken bizim onlara sunduğumuz göz alıcı glitterleri sadece istenmeyen bir toz olarak algılıyorlar. Robot süpürgelerin ideosantrik görev anlayışı ve normlar üzerinde oluşturduğumuz toz/glitter yoğunluğu bize her an değişen, tekrarsız resimler sunuyor. Toz kutuları çıkarılmış ve görevi dışına taşınan robotlar gösterinin aktörüne dönüşüyorlar. Ve süregiden bu performans güncel zamanın hareket, hız, volümü açılmış renkleriyle** seyre dalmaya davet ederken, baştan çıkartmaya yelteniyor.

Acı Reçete #02’nin en belirgin özelliği sanat formları arasındaki (Desen, resim, performans, video sanatı vb.) geçişliliğinde yeni bir form sunuyor olması. Eserin dijital aktarımı, hareketli robotları, hareketli kameralara ön-kurgusal koreografi ile an’ın aktarımını salt bir aktarımdan ziyade monotonlaşmayan, sürprizlere açık olması.
Böylece robot ve yapay zeka dünyasının ilk hedefi olan optimizasyon sanatçının başına buyruk, hedefsiz yaklaşımı ile bir sürprize dönüşme ihtimali taşıyor.

:mentalKLINIK olarak tıpkı daha önceki robotik ve duygusal arasında salınan işlerimizde benimsediğimiz gibi  Puff Out ile de immateryal bir dünyayı oluşturan malzeme ve eylemlerle çeşitli ilişkiler kurarak tanımlanmamış bir alan, kararsız bir bölge ve donmuş zaman yaratmaya teşebbüs ediyoruz. Puff Out kendine içkin eğlendirici bir tavır takınırken öte yandan eğlenceli göründüğü kadar, aynı zamanda şiddetli, aşındırıcı ve yaşadığımız dünyayı sorgulayan bir estetik üretiyor.

MÜ: Sanatçıların toplumsal hallerle ilgili reçete vermesi gerekli bir durum. Acı Reçete'den sonra ne gibi reçeteler üzerinde çalışıyorsunuz? 

:mentalKLINIK: Sanatçıya misyon yüklemeyi sevmiyoruz. Sanatın kendi iç konuşmaları, kendine dönük dünyası bizi daha çok kışkırtıyor. Her ne kadar sonuç her zaman izleyici ve toplum ile ilişki kursa da her ne kadar biz KLINIK zannedilsek de Acı Reçete de diğer sergilerimiz gibi kendi evrenimizden yansıyan bir refleks.

Bulunduğumuz zamanı yaşamak ve zamanın akışında üretim yapmak bizim için çok değerli. Bugün sistemin devamlılığı için bütün duyularımızı bağışlamışken, izleyicinin erotik bedenini, aklını harekete geçirmeye davet etmeye devam edeceğiz. Soğuk duş etkisi yaratarak, zaten çok kısalmış dikkati sanatın alanına çekerek kısa süreli ama hafızada kalıcı bir deneyim yaratmak peşindeyiz. Her zaman söylediğimiz gibi ‘Aslında bunlar pek sebepli davranışlar değildir.’

*hiper-uyarılmış
**Necmi Sönmez

 

YAZAR HAKKINDA
Merve Ünsal İstanbul’da yaşayan bir görsel sanatçıdır. Üretiminde metin ve fotoğrafı alışılagelmiş biçimlerinin ötesinde kullanır. Ünsal sanatçılara odaklanan online yayın inisiyatifi m-est.org’un kurucu editörlüğünü yapmaktadır.

Sayfayı Paylaş